3 Nisan 2011 Pazar

HARRY POTTER VE ÖLÜM YADİGÂRLARI - BÖLÜM 2 / ÖN GÖSTERİM RAPORU


Gündelik hayattaki yoğunluktu, Digiturk'ün maç yayınları dolayısıyla Blogger'ı kapattırmasıydı derken buraya bir şeyler yazamayalı çok oldu. Aklımda yazılmayı bekleyen şeyler hep var ama zamansızlıktan sürekli ertelemek durumunda kaldığım bu niyetlerin arasından sıyrılmak ve kendine yer açmak yine Harry Potter'a kısmet oldu. Bu uzun arayı yine flaş bir gelişmenin detaylarıyla sonlandırmak istedim.

Önceki gün - yani 3 Nisan 2011'de- Chicago'da Harry Potter serisini sonlandıracak olan ve çok büyük merakla beklenen nihai film Harry Potter ve Ölüm Yadigârları - Bölüm 2'nın ön gösterimi yapıldı. Yönetmen David Yates, yapımcılar David Heyman ve David Barron ile editör Mark Day'in hazır bulundukları gösterime Mugglenet, The Leaky Cauldron ve Snitchseeker gibi HP fan sitelerinden de hatırı sayılır miktarda katılım oldu. Ve bugün itibarıyla bu siteler gösterimle ilgili raporlarını yayınlamaya başladılar. Özellikle The Leaky Cauldron sitesi çok detaylı ve heyecan verici bir yazı yayınladı. Ben de uzun süredir verdiğim bu arayı bu son derece detaylı ve heyecan verici yazıyı Türkçe'ye çevirerek buraya koymakla sona erdirmek istedim. Harry Potter serisini çok seven ama İngilizce engeline takılarak bu raporları okuyamayacak olan izleyicilere de yardımcı olmuş olurum böylece.

Aşağıda Harry Potter ve Ölüm Yadigârları, Bölüm 2'nin Chicago'da yapılan ön gösterimine ait çok detaylı içerik bilgileri vardır. Eğer 15 Temmuz 2011'den önce filmin nasıl olacağını, hangi sahnelerin ne şekilde ve ne uzunlukta filmde yer alacağını öğrenmek istemiyorsanız başka bir sayfaya bakmanızın tam zamanıdır.

İÇERİK (BÖLÜM 1)

- Film tamamıyla Voldemort'u yenebilmek üzere verilen savaşa odaklanıyor. Filmin 1/3'i Hogwarts Savaşı'nda geçiyor. Hogwarts Ölüm Yiyenler, örümcek ordusu, devler ve Ruh Emiciler'in yarattığı şiddet ve terörle yerle bir oluyor.

- Harry'nin Lord Voldemort'u nihai olarak yenebilmesi için ihtiyacı olanları keşfetmesi, kitaptaki metinle birebir uyuşmasa bile film olarak tam dozajında bir hızla aktarılmış. Film kesinlikle ne çok hızlı, ne çok yavaş akıyor. Tam olması gerektiği gibi.

- Daniel, Rupert ve Emma 7.1'de de altından çok iyi kalktıkları rollerine bu filmde de aynen devam ediyorlar. Ancak filmde asıl rol çalan isimler Alan Rickman ve Dame Maggie Smith oluyor. Özellikle Prens'in Hikayesi bölümünde iyice gözler önüne serildiği üzere Snape bu filmde tamamıyla duygusal bir karaktere dönüşüyor. Lily'nin öldüğünü keşfettiği sahnede Snape'in acısını Rickman'ın yüzünün bütün çizgilerinden okuyabiliyoruz. Prens'in Hikayesi bütün film serisinin en etkileyici sahnelerinden birisi ve sinema salonundan çıktıktan sonra dahi etkisi devam ediyor.

- Daha hafif ve eğlenceli anlar aralara serpiştirilmiş olsa bile filmin modu gayet karanlık. Savaşlar sert ve karanlık. Yaklaşık bir saat boyunca devam eden kanlı bir savaşı ve yıkımı seyrettikten sonra epilog bölümü ışıl ışıl parlıyor.

İÇERİK (BÖLÜM 2) 

- Voldemort'un Mürver Asa'yı Dumbledore'un mezarından alışını hatırlatan görüntülerden sonra film Hogwarts'ta açılıyor ve yeni müdür Snape'in, Hogwarts öğrencilerini nizami şekilde şatonun avlusunda yürürlerken izlemesini görüyoruz.

- Denizkabuğu Kulübesi'nde Harry Dobby'i gömdükten sonra, Griphook ve Bay Ollivander'la konuşuyor. Warwick Davis cincüceyi ete kemiğe büründürerek ve çok inandırıcı bir şekilde oynuyor.

- Buradan hızlı bir şekilde Gringotts sahnelerine geçiliyor. Helena Bonham Carter, Bellatrix olmaya çalışan Hermione rolünde kendi rolünü çok güzel şekilde 'acemi olarak' taklit etmeye çalışıyor.

- Gringotts sahnelerinde ilk defa olarak Görünmezlik Pelerini'nin altındaki Harry ve Griphook yerleri belli olsun ve diğerlerinin yanında nerede durdukları anlaşılsın diye yarı-saydam şekilde gösteriliyorlar.

- Yük arabası kitaptakine oranla çok daha gösterişli ve hızlı bir şekilde, adeta bir roller-coaster gezisi gibi yol alıyor. Oldukça derinlerdeki bir kasanın dibinde yaşlı, ihmal edilmiş ve kötü muamele görmüş beyaz ejderhayı görüyoruz. Grup kasanın içine giriyor ve aynen kitaptaki gibi dokundukları nesneler çoğalarak üzerlerine devriliyor ancak Harry onların arasından yolunu bularak Hufflepuff'ın kupasını ele geçiriyor. Görsel efektlerin en gösterişli olduğu sahnelerden biri.

- Kasadan kaçtıktan sonra Hermione ejderhanın sırtına atlıyor ve Harry ile Ron da onu takip ediyor. Birlikte yaratığı Gringotts'un cam kaplı kubbesinden dışarıya çıkartıyorlar. Ejderhayla Hogwarts'a doğru uçtukları sırada yaratığın sırtından göle atlayana kadar geçen süre içinde Harry ve Voldemort'un zihinleri arasında kapsamlı bir bağlantı kuruluyor ve bu sayede Hortkuluklar'ının arandığını öğrenen Voldemort'un büyük bir hiddetle Ölüm Yiyenler'i öldürdüğünü görüyoruz. Sadece Malfoy'ları sağ bırakıyor. Griphook da öldürülüyor.

- Yine bu bağlantı sırasında Voldemort'un Gri Leydi'yi ve Hogwarts'ı düşünmesi sayesinde Harry'nin bir sonraki hamlesinin ne olacağını öğrenmesi de mümkün hale geliyor.
 

İÇERİK (BÖLÜM 3) 

- Hogsmeade'e vardıkları sırada köydeki alarmlar çalmaya başlıyor ve Aberforth gelerek üçlüyü Ölüm Yiyenler'den kaçırıyor. Ciaran Hinds, Aberforth Dumbledore rolünde çok etkileyici bir performans sergiliyor. Aktörün dış görünüşü bile Michael Gambon'a oldukça benzetilmiş. Kitapta olduğu gibi Aberforth, abisi Dumbledore'la ve aslında onun Harry'i önemsemediğiyle ilgili açıklamaları yapıyor. Sahnenin sonunda konuşma boyunca Harry'nin başının üzerinde duran ve dinleyen Ariana'nin portresi Neville'i çağırmak üzere Hogwarts'a gidiyor.

- Kanlı ve yara-bere içindeki Neville tablonun arkasındaki geçitten geliyor, üçlüyü şatoya götürüyor ve savaş yavaş yavaş başlıyor.

- Harry toplanmış olan okul öğrencileri ve öğretmen kadrosunun önünde kendisini gösteriyor ve Snape'i bütün izleyenlerin önünde Dumbledore'u öldürmesiyle ilgili hesap vermeye çağırıyor. Hangi cüretle Dumbledore'un yerinde durabildiğini soruyor. Alan Rickman'ın bu sahnedeki mimikleri çok başarılı. Tam Harry ve Snape düelloya tutuşacaklarken McGonagall Harry'i bir kenara iterek öne geçiyor ve Snape'le düello etmeye başlıyor. Maggie Smith'in en başarılı sahnelerinden olan bu sahnenin sonunda Snape Ölüm Yiyen bulutları içinde uçarak Büyük Salon'un camlarını kırıyor ve kaçıyor.

- Harry Luna'nın yardımıyla Gri Leydi'yi aramaya giderken McGonagall ve diğer öğretmenler şatoyu koruma büyüleri altına alıyorlar. Maggie Smith'ten bu sahnede top-perfect bir performans geliyor ve şövalye zırhlarına Hogwarts'ı korumaları için emir veriyor.

- Devasa bir koruma kalkanı kubbe şeklinde Hogwarts'ı çevreliyor ve Ölüm Yiyenler'in girişini engelliyor. Koruma kalkanını aşamayan bir Ölüm Yiyen topluluğuyla Neville karşı karşıya geliyor ve 'Siz ve hangi ordu?' diye haykırıyor. Böylece Neville isyancı Hogwarts öğrencilerinin lideri olarak savaştaki rolüne başlıyor.

- Filmin son bir saati boyunca Hogwarts Savaşı ve Hortkuluklar'ı arayışı paralel kurgu şeklinde izliyoruz. Bu bir saat boyunca bir çok önemli karakter ve hikaye örgüsü çok etkileyici bir şekilde, hiç falso vermeden ve filmde sarkmaya sebep olmadan birbirlerine bağlanıyor. Kurgu o kadar başarılı ki hepsinin aynı anda olduğu izlenimini çok iyi alıyoruz.

- Percy, Profesör Trelawney, Profesör Sprout ve önceki filmlerden hatırladığımız birçok tanıdık simayı Yoldaşlık'ın yanında savaşırken görüyoruz. Bu son savaş bölümü olmasını istediğimiz şekilde nefes kesici ve tüyleri diken diken ediyor. Savaşın en görkemli sahnelerinden biri de Aberforth Dumbledore sayesinde yaşanıyor. Aberforth, kaleyi olduğu gibi kaplamak isteyen yüzlerce Ruh Emici'yi defetmek için devasa bir Patronus büyüsü yapıyor ve şatonun üzerine yolluyor.

 İÇERİK (BÖLÜM 4)

- Kitaptan farklı olarak Prens'in Hikayesi bölümüne Snape'in Godric's Hollow'da James ve Lily'nin cesetlerini bulduğu çok etkileyici bir sahne eklenmiş durumda. Lily'nin cesedini gören Snape yere yığılıyor ve ağlayarak onu kollarına alarak sarılıyor. Bebek Harry de beşiğinden ona bakıyor. Rickman'ın performansı olağanüstü.

- Rickman'ın Gambon'la olan sahneleri de son derece başarılı. Dumbledore'un Hortkuluklar'ı arayışı ve Snape'in Lily'e olan aşkını güzel bir şekilde gösteriyor. Genç Snape, Lily ve Petunia'nın oyuncu seçimleri çok başarılı. Hatta genç James Potter bile Snape'in aklında kalan halini çok güzel yansıtıyor.

- Kalan ruh parçalarının yokedilmekte olduğunu anladıktan sonra hiddetinden Ölüm Yiyenler'ini öldürmeye başlayan Ralph Fiennes sayesinde Snape'in ölümü sahnesinde Alan Rickman tüyleri diken diken eden bir performans veriyor. Sonsuza dek yaşamak için hiçbir şeyi yapmaktan kaçınmayacak olan Voldemort, kendi yarattığı lanet Sectumsempra'yı Snape'e karşı kullanarak onun boğazını kesiyor. Kanlar Snape'in pelerininin beyaz yakalarına damlıyor ve kıpkırmızı yapıyor. Voldemort boğazını kestikten sonra Nagini defalarca Snape'e saldırıyor ve Snape kırılan camların üstüne yığılıyor. Üçlü bu sahneyi gölgelerin içine çekilerek kayıkhanenin dışından görüyor.

- Dediğim gibi Prens'in Hikayesi bütün serinin duygusallık açısından zirve noktasını oluşturuyor. Savaşın hengamesi arasında hem Harry'e bir soluklanma fırsatı veriyor. Ancak sadece 6 dakika sürüyor. Bu sahnelerde Snape ve Lily'nin yaşlı bir ağacın altında tanışmalarından, James'in Snape'i okulun önünde aşağılamasından önceki ve sonraki zamandaki ilişkilerine ve Snape'in Potter'ların öldüğünü öğrendiği sahneye kadar karakterin bütün hikayesi anlatılıyor.

- Sinema salonundaki izleyicilerin alkışı ve tezahüratı bastıkları sahne Molly'nin Bellatrix'e o meşhur repliği sarfettikten sonra saldırması oluyor. Julie Walters tam duymak istediğimiz tonda sarfediyor bu repliği. Büyük Salon'daki yüksek bir platform üzerinde geçen kapışma sahnesi kalp durduracak düzeyde. Ama işin abuğu Fred'in, Lupin'in ve Tonks'un öldüklerini bu sahneden sonra görüyoruz. Fred'in öldüğü sahne filmde ne yazık ki yok, sadece cesedini ve öldüğünü görüyoruz.

- Ormana yürüyüş sahnesi aynen kitapta olduğu gibi. Sadece Harry Nagini'yi öldürme görevini Ron ve Hermione'ye bırakıyor, ormana doğru yol alıyor, Snitch'in içindeki Diriltme Taşı'nı buluyor ve çevirince James, Lily, Sirius ve Lupin ortaya çıkarak Voldemort'la karşılaşana kadar ölüme yürüyüşünde ona eşlik ediyorlar.

- Voldemort Öldüren Lanet'i yaptıktan sonra King's Cross sahnesi başlıyor ama sahnede Harry kitaptakinin tersine çıplak değil, kıyafetleri içinde. Dumbledore'la konuşurken kırmızı, bir deri bir kemik, nefes alan bir şey, yani Voldemort'un son ruh parçası da onlarla birlikte.

İÇERİK (BÖLÜM 5 - SON)

- Hagrid'in kollarında Hogwarts'ın avlusuna bırakılana kadar film Harry'nin öldüğü ilüzyonunu vermeye devam ediyor. Narcissa'nın çocuğun yaşayıp yaşamadığını kontrol ettiği görülüyor ama kitaptakinin aksine filmde durum hemen açıklığa kavuşmuyor.

- Harry ve Voldemort arasında yaşanan nihai kapışma yaklaşık 15 dakika sürüyor ve aynı anda Ron ve Hermione de Sırlar Odası'nda ellerindeki Hortkuluk'u yok etmeye çalışıyorlar. Uzun süredir beklenen ve sinema salonunda alkışlar ile tezahüratların kopmasına sebep olan meşhur öpüşme sahnesi de bu sırada vuku buluyor.

- Neville filmin bu bölümünde yine parlıyor ve Harry'nin öldüğünü düşünmesine rağmen Voldemort'a karşı direnişin devam etmesi için elinden geleni yapıyor ve tüyleri diken diken eden bir haykırış kopartıyor. Sırlar Odası'ndan geri gelen Ron ve Hermione tam Nagini'nin öldürücü saldırısına uğrayacakları sırada Neville öne atılıyor ve Gryffindor'un kılıcıyla yılanın kafasını uçuruyor.

- Harry ve Voldemort'un kapışması kitaptan tamamen farklı ama aksiyon en az filmin geri kalanındaki kadar nefes kesiyor. Harry Voldemort'u yakalıyor ve ikisi birlikte bir kulenin üzerinden aşağı uçuyorlar. Bu sırada Voldemort uçmaya başlıyor ve ikisi birlikte şatonun üzerinde uçuyorlar. En sonunda yüzyüze gelen iki ezeli düşman, son Hortkuluk Nagini'nin de öldürülmesiyle birebir kalıyorlar. Harry kitaptaki gibi Expelliarmus büyüsünü geri sektirerek Voldemort'u öldürüyor, Mürver Asa havada uçarak Harry'nin eline geliyor ve Voldemort karanlık bir hiçliğe düşüyor.

- Filmin üçlüyü 17 yaşında olarak gösterdiği son sahnede üçlü Hogwarts'ın yıkılmış silueti arkalarında dururken geleceğe bakarken görülüyorlar. Epilog bölümünde 19 yıl sonra Harry'nin Ron ve Hermione'ye nazaran daha fazla çöktüğü ve yaşlandığı görülüyor. Ron'un normal haline göre daha tombul olduğu gözlerden kaçmasa da onlar pek yaşlanmış gibi görünmüyorlar. Albus Severus ve Harry arasındaki diyalog birebir kitaptan alınmış durumda. Ancak epilog bölümü çok kısa tutulmuş durumda, seyirci biraz daha bir şeyler görmek istiyor ama maalesef sadece üçlünün çocuklarını Hogwarts Ekspresi'ne bindirerek Hogwarts'a göndermelerini gösteriyor ve seri bu şekilde sonlanıyor.



3 yorum:

  1. Teşekkürler. Çok çok iyi bir paylaşım.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim, harika bir paylaşm olmuş. Harry'nin Nagini'yi öldürme görevini Neville'e vermemesi dışında çok can sıkıcı bir durum yok gibi. Prens'in Hikayesi birazcık kısa mı olmuş ne? Artık izleyip göreceğiz.

    YanıtlaSil
  3. Harika paylaşım. Teşekkürler.

    YanıtlaSil