3 Ocak 2011 Pazartesi

ATEŞ KADEHİ (ELEŞTİRİLER)

Takvimler 18 Kasım 2005 gününü gösterdiğinde 4. film Ateş Kadehi tüm dünyada aynı anda gösterime girdi. Bir önceki film Azkaban Tutsağı geride kalan 1.5 sene içinde serinin en iyi filmi olarak yerini sağlamlaştırıp kendi efsanesini kurmaya başlamıştı bile ama aynı zamanda serinin en az hasılat yapan filmi olduğu için de oldukça karanlık ve "serbest" bir film çeken yönetmen Cuaron'la yollar ayrılmış, ilk defa bir İngiliz yönetmen, stüdyonun isteklerine daha çok uyup Chris Columbus gibi serinin ana yapısından çok fazla sapmayacak olan Mike Newell getirilmişti. Ateş Kadehi PG-13 sınıflandırması alan ilk bölüm olarak da Harry Potter tarihindeki yerini aldı. Eleştirilere gelirsek :

3. filmle aynı standardı tutturamasa bile Ateş Kadehi de yurtdışında oldukça büyük bir beğeniyle karşılandı. New York Daily News filmi mizah yönünü ve karanlık tonunu başarıyla dengelediği için, genç aktörleri de ilk defa çok çeşitli duygusal yönlerini ortaya koydukları için övdü. Variety dergisi özellikle Daniel Radcliffe'in gelişen oyunculuğunu övdü. Kadroya yeni katılan isimlere de övgüler düzen dergi Brendan Gleeson'ı 'renkli', Miranda Richardson'ı 'mükemmel' ve Ralph Fiennes'i de 'asil kötülük' olarak niteledi. Filmin beğeniyle karşılanan bir diğer özelliği de başroldeki üç oyuncudan başlayarak, önceki üç filmde çocuk karakterler olarak işlenen karakterlerin, ilk defa bu filmle birlikte genç yetişkinler olarak ele alınıp o şekilde işlenmeleriydi. Filme getirilen olumsuz eleştiriler ise genelde bütün olayların çok çabuk geçiştirildiği, kitaptaki öyküden çok fazla sapıldığı ve yer yer ilk iki filmdeki çocuksu mizah öğelerine geri dönülerek 3. filmle girilen yeni yoldan biraz sapıldığı yönünde oldu. CNN.com filmi "hantal ve bölük pörçük" olarak niteledi.


Türkiye'ye dönersek serinin bir daha ağzıyla kuş tutsa kimselere yaranamadığı dönem işte bu filmle birlikte başladı. Genelde sinema eleştirmenleri ve standart sinema seyircisi filmlere yaklaşımlarında birbirlerinden ayrı düşerler ama söz konusu 4. film ve sonrasındaki Harry Potter filmleri olunca eleştirmenler ve kitapların fanları ilginç bir şekilde aynı noktalarda buluştular. Ancak Ateş Kadehi, kitapları okumadan filmleri takip eden standart izleyiciden daha da farklı tepkiler aldı. Önce eleştirmenler cephesi : Eleştirmenler 4. filmi ziyadesiyle zayıf buldular. Ama film normal sinema izleyicisinin çok hoşuna gitmişti. Fanlar kitabın sinemaya uyarlanışına ne kadar laf söylerlerse söylesinler film izleyicilerden genelde gayet güzel tepkiler alıyordu. O zamanlar piyasada olan FİLM+ dergisinin genel yayın yönetmeni olan Burak Göral bu duruma çok takıldı ve derginin '2005 Yılının Öne Çıkan Filmleri' dosyasına yazdığı eleştirisinde ; "Ateş Kadehi'nin bu kadar abartılmasına cidden anlam veremedim. 3. filmin yanından bile geçemiyordu halbuki." diye yazdı. Milliyet gazetesinden Alin Taşçıyan filmi o kadar önemsiz buldu ki, ne filmin iyi-kötü yönlerinden, ne oyuncuların performanslarından, ne de benzer şeylerden köşesinde hiç bahsetme zahmetine bile katlanmadı. Sadece filmdeki turnuvanın ilk görevinden önce yarışmacılara verilen minyatür ejderhaların çok sevimli olduklarını belirtmekle yetindi. İlk iki filmin çok fazla yanarlı-dönerli ve çocukça olmasından hazzetmeyen Atilla Dorsay 3. filmi çok beğenmiş ve övmüştü ama Ateş Kadehi'nden yine sıkılıverdi ve kitabın fanları için görülmesi muhakkak olsa da sıradan bir sinema seyircisi için ilgi çekici pek bir şey olmadığını not düştü. Benzer şekilde FİLM+ dergisinin bir diğer önde gelen yazarı Burçin S. Yalçın da derginin Aralık 2005 sayısındaki eleştiri yazısında ; "Azkaban Tutsağı'ndan sonraki, Zümrüdüanka Kuşu'ndan önceki bölüm olması haricinde Ateş Kadehi'ni özel kılan nedir ki" diye soracaktı. Eleştirmenler cephesinde filmi gerçekten çok beğenen isimler de tek tük vardı. Bunlardan biri de kitapların çevirmeni Sevin Okyay'dı. Okyay'a göre bugün hâlâ bile serideki filmler içinde en ayrıksı ve kendine özgü havası olan film Ateş Kadehi.

Halka indiğimiz zaman kitabın fanlarının filmden ekseriyetle nefret ettiklerini görüyoruz. Uyarlamadan kaynaklı bir şekilde, filmin son derece yüzeysel olmasından ve bütün karakterlerin oradan oraya koşup bağırıp çağırmalarından hiç kimse memnun kalmadı. Hatta Michael Gambon'un kitaptaki tanımlamadan tamamen saparak Dumbledore karakterini Harry'e bağırıp çağıran, duvardan duvara savuran, zaman zaman da son derece çaresiz yaşlı bir adam olarak sunmasından kitapları okuyan okumayan herkes nefret etti. Ancak kitapları okumadan filmleri takip eden sinema seyircisinin durumunun farklı olduğunu söylemiştim. Onlar Ateş Kadehi'ne resmen bayıldılar. Konunun oradan oraya atlaması anlaşılmasını zorlaştırıp biraz sorun yaratıyordu ama film en aksiyonlu, en maceralı, en sürükleyici, gençler arasındaki ilişkiler ve sürtüşmeler de şimdiye kadarki bölümler içinde en gerçekçi olanlar oldukları için standart bir sinema seyircisi bir Hollywood filminde görmek istediği ne varsa hepsini almış ve salonlardan son derece memnun bir şekilde ayrılmışlardı. Standart sinema izleyicisi arasında bugün hâlâ en çok beğenilen ve adı anılan film izlerken en çok keyif aldıkları Ateş Kadehi. Kitabın nasıl uyarlandığı fanların, filmin sinemasal meziyetleri de eleştirmenlerin derdi.
 
Ateş Kadehi, geçen zaman içinde sinema eleştirmenleri için bir nevi turnusol kağıdı işlevi gören bir film oldu. Bir Harry Potter filminin başarısını sadece kitabı ne kadar birebir takip ettiğiyle ölçen fanlar için film hâlâ bir fiyasko olsa da iş, serideki filmlerin gittikçe nasıl vasatlaştıklarını anlatıp sinemasal olarak iyileri bir kenara ayırmaya geldiği zaman Ateş Kadehi, ilk gösterime girdiği zaman aldığı bütün o kötü eleştirilere ve küçümsemelere rağmen bugün hâlâ Azkaban Tutsağı ile birlikte hemen bir kenara ayrılıveren yegâne film. Zamanında üvey evlat muamelesi görmüştü, artık yine bile bir 3. film kadar olmasa da kayırılan bir konumda. Filmin Rotten Tomatoes puanı 88/100, Metacritic puanı 81/100.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder