3 Ocak 2011 Pazartesi

AZKABAN TUTSAĞI 
(YENİ KARAKTERLER - USTA İSİMLER)

Dosyaya ilk başladığımda serinin 1997 yılında başlamasına rağmen fenomene dönüşmesinin 3. kitap Azkaban Tutsağı'nın piyasaya çıktığı 1999 yılında olduğunu belirtmiştim. İlk iki kitap da çok keyifliydi ama hikaye asıl olarak 3. kitapla açılmaya başlıyordu ve Rowling'in hayal gücü ilk defa bu kitapla birlikte bu derece at koşturuyordu. Kitapların bu durumu ilginç şekilde filmlere de yansıdı. Chris Columbus'un yönetmenlik koltuğundan çekilmesiyle birlikte yerine gelen Alfonso Cuaron'un ellerinde kalite gittikçe artarken filmlerin oyuncu kadrolarında da gözle görülür değişiklikler olmaya başlamıştı. İlk iki filmde de Richard Harris, Maggie Smith, Alan Rickman, Kenneth Branagh vb. gibi son derece deneyimli ve duayen isimler rol almıştı ama 3. filmden itibaren durum iyiden iyiye yıldızlar geçidine dönüşmeye başladı. O kadar ki ilk iki filmle hiç işi olmamış sinemaseverler bile, sırf bir-iki ismin hatrına ilk kez olarak Harry Potter izlemeye gönüllü oldu. Ancak ilk iki filmin aksine bu filmle birlikte kadroya katılan bazı oyuncuların performansları tartışma konusu olmaya başladı. Kurtadam Remus Lupin rolüyle David Thewlis'in serinin kadrosuna dahil olduğunu söylemiştik. Şimdi diğer isimlere ve hikayelerine bir bakalım :

1. 3. filmin en büyük kozu öncelikle hikayenin baş karakteri konumundaki Sirius Black'i canlandıran efsane aktör Gary Oldman'dı. Kitabın fanları Oldman'ın rol için seçildiğini öğrenince sevinçten havalara uçmuşlardı. Hayatında Harry Potter izlememiş sinemaseverlerin ise ilk defa olarak akılları çelinmişti. Gary Oldman gibi bir ismin varlığı bir sinema filmi için her zaman bir artı puandı ama Oldman'ın Sirius Black performansı ne yazık ki beklentilerin oldukça altında kaldı. Senaryonun yetersizliğinden mi, yönetmen Alfonso Cuaron'dan mı yoksa direk aktörün kendisinden mi kaynaklandığı tam anlaşılamasa da Oldman, kendi kapasitesindeki bir isim için Sirius karakterini gayet sıradan ve donuk bir şekilde canlandırmıştı. Zaten ana karakteri olduğu filmde toplam 10 dakika görünüyor, serinin o zamana kadarki en uzun ve detaylı kitabı olmasına rağmen film olarak en kısa filmine dönüşen yapımda karakterinin hikayesi ve derinliği çok yüzeysel bir şekilde işleniyordu. 4. filmdeki CGI çalışması için verdiği performans yakalama tekniğini saymazsak fiziksel olarak 5. filmde aynı rolü tekrar canlandıran Oldman, bu sefer daha iyi bir kompozisyon çiziyor ama Sirius bir kez daha çok yüzeysel işlenen bir karakter olarak kalıyordu. İşin en açık sözlü ama aynı zamanda en üzücü yanı ise Gary Oldman'ın Sirius Black rolünü sırf parasız kaldığı için kabul ettiğini ve seriyle herhangi bir ilgisinin olmadığını açıklaması olacaktı.


2. David Thewlis ise yeni KSKS profesörü Remus Lupin rolünde Gary Oldman'dan çok daha fazla ekranda görünüp, çok daha tatmin edici bir performans sergilemişti. Ancak o da fiziksel görünüş olarak kitaptaki tasvirle pek alâkası olmadığı için memnuniyetsizlik yaratacak ve eleştirilecekti. Burada da hemen bir not düşelim ; her ne kadar Amerika'lı olduğu için seride hiçbir zaman rol alamayacağı çok iyi bilinse bile fanların gözünde, sanki ağız birliği etmişler gibi en kusursuz Lupin müşfik görünümü ve bol tüylü vücuduyla usta aktör Robin Williams'tı. Karşılarında David Thewlis'i görünce ister istemez burun büktüler.

 
3. 3. filmin bir diğer büyük ama tartışılan ismi de Oscar'lı aktris Emma Thompson'dı. Bir önceki filmde eski kocası Kenneth Branagh seriye konuk olmuştu, bu sefer de kendisi önünü görmekten acizken geleceği görmeye çalışan çatlak Kehanet profesörü Sybill Trelawney olarak seriye konuk oluyordu. Thompson filmde göründüğü kısa süre boyunca çok başarılı ve müthiş komik bir performans sergilemişti ama performansının kitaptaki karakterle kocaman gözlükleri haricinde neredeyse hiçbir alâkası yoktu. Trelawney'i o kadar karikatürize ederek ve abartarak oynamıştı ki eleştiri oklarından o da kaçamadı. Thompson'un Trelawney karakterindeki performansı aynı zamanda serideki "abartılı" performansların da ilk örneği oldu. 4. filmde Ralph Fiennes durgunluğu ve buz gibi sakin sesiyle dehşet salan Voldemort rolünde bas bas bağırıp oradan oraya koşturacak, yeni Dumbledore rolünde Michael Gambon Harry'i oradan oraya savuracak, 5. filmde Helena Bonham Carter akli dengesi pek yerinde olmasa bile asilliğini daima koruyan Bellatrix Lestrange rolünde tam bir akıl hastası portresi çizecek ve çığlık çığlığa bağıracak, adam öldürünce sevinçten deliye dönecek, katıla katıla gülecekti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder