2 Ocak 2011 Pazar

İLK ADIMLAR (3)

Harry Potter film serisi, asıl olarak başroldeki küçük oyuncuların maceralarına odaklansa bile bir önceki mesajda Sevin Okyay'ın ağzından aktardığım gibi aynı zamanda da müthiş bir İngiliz duayen oyuncular kumpanyası. 10 yıllık süre zarfında belli başlı birkaç büyük isim haricinde yolu büyücüler dünyasından geçmeyen isim kalmadı gibi. O kadar ki önümüzdeki ay ilk bölümü gösterime girecek final filmlerinin çekimleri başlamadan önce bazı oyuncular, seride henüz rol almamış olmalarından duydukları dışlanmışlık hissini şaka yollu bir tavırla belirttiler. Aslında yazar Rowling'in oldukça tartışılan ve zaman zaman da eleştirilen bir kararıydı bu. Kitabını ve kahramanlarını tamamıyla Amerikan sinema sektörüne teslim etmek istemeyen Rowling, hikaye gereği başka milletlerden olan karakterler haricindeki genç-yaşlı bütün oyuncuların İngiliz olması şartını koşmuştu. Bu karar neticesinde belki de kitaptaki tasvirlere çok daha iyi uyup, daha iyi hayat verebilecek Amerika'lı oyuncular ister istemez devasa projenin dışında kaldılar. Ancak öyle isimler de gelip geçti ki, seri ilerledikçe filmleri daha bir ilgiyle takip etmek için başlıca sebep oldular ve kimi klasik Shakespeare oyuncusu tiyatro kökenli bu isimler tam da yazar Rowling'in düşlediği şeyi başarıp karakterlerin ve hikayenin İngiliz kökenlerini, herhangi bir aksan taklidi yapmalarına gerek kalmadan birebir hissettirdiler. İlerleyen filmlerde seriye dahil olan oyunculardan zamanı gelince bahsedeceğim, şimdilik en çekirdek kadrodaki bazı isimlerle ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum.

1. Hakları satın alınan ilk iki kitaptan ilkinin filmi gösterime girip hasılat rekorlarını altüst edince seriyi mümkün olduğu kadar tamamlamayı kafasına koyan stüdyo yetkilileri, hikayedeki demirbaş karakterleri canlandıran oyuncularla uzun süreli anlaşmalar imzalamaya başladı. Hatta bu durum 5. kitaptan itibaren kitapların promosyonuna da yaradı ve fanlar arasında en uzun süreli anlaşma imzalayan oyunculara bakılarak, canlandırdıkları karakterlerin serinin sonuna kadar yaşayıp yaşamayacağı tahmin edilmeye çalışıldı. Bu isimlerden en çok bilineni Harry'nin cüssesi korkutucu, yüreği sımsıcak dev dostu Hagrid'i canlandıran Robbie Coltrane'di. Coltrane, serinin sonuna kadar götürüleceği kesinleşince 7 filmin 7'sine de imza atan oyunculardan biriydi.


2. Aynı şekilde serinin en kilit karakteri Severus Snape'i canlandıran usta aktör Alan Rickman da en baştan bütün filmler için imzayı atmıştı. Rickman'ın diğer oyuncu arkadaşlarından ayrılan bir durumu da vardı. Canlandırdığı karakterin oynadığı kilit rol nedeniyle, karakteri en doğru şekilde canlandırabilmesi için yazar Rowling, Alan Rickman'a Severus Snape'in aslında kim olduğunu ve öyküsünün nasıl sonlanacağını 2000'li yılların başında söylemişti. Yani Rickman, yazar haricinde bütün fanların sırrını deli gibi merak ettiği bu gizemli karakterin gerçek hikayesini bilen çok az sayıdaki kişiden biriydi. Serinin bütününe bakıldığında da seyircilerin çoğunluğunun tereddütsüz cevap verecekleri gibi bütün filmlerde rolünü en kusursuz şekilde ve kitaptaki tasvirle neredeyse birebir canlandıran isim de Alan Rickman.

  
3. İlk filmin bir diğer önemli karakteri, kekeme profesör Quirrell'ın castingi hakkında da ufak bir hikaye var. Quirrell rolü için aslında ilk düşünülen oyuncu David Thewlis'ti. Ancak rolü, İngiltere dışında pek de tanınmayan bir isim olan Ian Hart kaptı. David Thewlis'in Harry Potter'la işi ise bitmemişti. İlk filmde Quirrell rolünü kapamayan Thewlis, 3. filmde çok daha önemli bir karakter olan kurtadam Remus Lupin rolüyle seriye dahil oldu. Ian Hart'la ilgili pek bilinmeyen bir detay ise, oyuncunun ilk filmde iki karaktere birden hayat verdiği. Biri fiziksel, biri de ruhani olarak. Hart, kekeme profesör Quirrell rolünü canlandırmasının haricinde filmin sonunda anlaşıldığı üzere türbanının altında, başının arkasında taşıdığı Voldemort karakterini de seslendiriyordu. Filmin final sahnelerinde Harry'le konuşan o tıslayan ses de Ian Hart'ın kendisine ait.


4. Ve son olarak en önemli isim : Hogwarts'ın unutulmaz müdürü Albus Dumbledore. 2000 yılında Ridley Scott'ın efsane filmi Gladyatör'de Roma İmparatoru Marcus Aurelius'u canlandıran usta aktör Richard Harris'in bir çocuk filminde rol almak gibi bir düşüncesi aslında hiç yoktu. Zaten ilerleyen yaşı haricinde Hodgkin kanserine de yakalanmıştı. Ancak küçük torunu Harry Potter serisinin iflah olmaz bir hayranıydı ve Dumbledore rolü için seçmelere gitmezse bir daha asla onunla konuşmayacağını söylemişti. Çok sevdiği torununu kıramayan Harris görüşmelere gitmiş ve Dumbledore rolünü de almıştı. Ancak anlaşmaya imza atarken ne olursa olsun hiçbir gücün kendisine aynı rolü 7 kere üstüste oynatamayacağını da belirtmişti. Dumbledore rolünde bütün fanların gönlünü çalan müthiş bir performans gösteren Harris, 2. film Sırlar Odası'nın çekimlerinin bitmesinden kısa bir süre sonra, daha filmin galası bile yapılamadan Hodgkin kanserine yenik düşerek hayata veda etti. Ve aynı karakteri 7 defa üstüste canlandırmayacağı sözünü, buruk bir şekilde de olsa yerine getirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder